Kararda, “Altun’un belli bir plan dahilinde hareket ederek tasarladığı eylemini yanına aldığı tabanca ve çok miktardaki mermi ile birlikte maktullerin evine giderek gerçekleştirdiği, azmettirme hususunda sanık Mehmet Altun dışında diğer sanıkların veya tespit edilemeyen başka bir kimsenin bulunmadığı, olayın milli, etnik, dini bir boyutunun bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır” denildi.
Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 7 kişinin öldürülmesi davasında sanık Mehmet Altun’a ‘canavarca hisle adam öldürme’ suçundan 7 kez ağırlaştırılmış müebbet, ‘yakarak mala zarar verme’den 4 yıl, ‘konut dokunulmazlığını ihlal’den 4 yıl ve ‘ruhsatsız silah bulundurma ve kullanma’ suçundan 2 yıl gibi farklı suçlardan da 10 yıl hapis cezası verildi. Diğer 10 sanık hakkında ise beraat kararı verildi.
“Belli bir plan dahilinde hareket ederek eylemini tasarladı”
Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce hazırlanan gerekçeli kararda, sanık Mehmet Altun’un belli bir plan dahilinde hareket ederek tasarladığı eylemini yanına aldığı tabanca ve çok miktardaki mermi ile birlikte maktullerin evine giderek gerçekleştirdiği kaydedilerek, “Sanık Altun’un kendisini belediye çalışanı olarak tanıtıp maktulleri bir araya toplayarak ve maktullere yakın mesafeden kafa bölgelerini hedef alarak ateş etme şeklinde gerçekleştirdiği eyleminin planlayarak kasten öldürme suçunu oluşturduğu, sonrasında kamera kayıtlarını yok etmek amacıyla evde yangın çıkarmasının nitelikli mala zarar verme suçunu oluşturduğu, silah kullanarak ikametgahı terk etmeyerek nitelikli konut dokunulmazlığı suçunu da işlediği, olayda kullandığı ve ruhsatsız tabanca taşıyarak 6136 Sayılı Kanun’a muhalefet suçunu da işlemiş olduğu kanaatine varılmıştır. Sanığın tasarlayarak kasten öldürme suçu ile birlikte işlemiş olduğu nitelikli konut dokunulmazlığını ihlal, nitelikli mala zarar verme ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarının cezasının sonuç olayın vahameti, suçun işlenmesindeki özellikler, sanığın kastının yoğunluğu, suçta kullanılan araçlar dikkate alınarak, cezanın alt sınırdan ayrılarak teşdiden belirlenmesinin usul ve kanuna uygun olacağı kanaatine varılmıştır” ifadeleri kullanıldı.
Sanık Altun hakkında mahkemece takdiri indirim uygulanmaması ile ilgili ise şu değerlendirmede bulunuldu:
“Meydana gelen olayın vahameti, maktul sayısı, sanığın olay sonrasında kaçması, eylemi gerçekleştirme şekli, olayın toplumda oluşturduğu infial, savunmalarda pişmanlığını açıkça belirtmemiş olması ve pişmanlığının mahkemece de gözlemlenmemesi, ceza adaleti ve caydırıcı olma özellikleri dikkate alınarak, sanık hakkında mahkememizce takdiri indirim hükümlerinin uygulanmaması kanaatine varılmıştır.”
Kararda beraat kararı verilen sanıklar ile ilgili ise, “Sanık Mehmet Altun dışındaki diğer tüm sanıkların Mehmet Altun’un tasarlayarak kasten öldürme suçuna azmettirme ve nitelikli mala zarar verme suçuna azmettirme suçunu işlediklerine dair gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma aşamasında, mahkumiyetleri için her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut delil elde edilemediği, ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesi gereği ceza hukukunda kesin ve net delillere ulaşılamadan mahkumiyet kararı verilemeyeceği, kaldı ki bu sanıklar yönünden şüphe uyandıracak deliller de bulunamadığı, olayda sanık Mehmet Altun dışında diğer sanıkların veya tespit edilemeyen başka bir kimsenin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır” ifadelerine yer verildi.
“Olayın milli, etnik, dini bir boyutu yok”
Kararda soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlar yönünden yapılan değerlendirmede ise şunlar kaydedildi:
“Olayda özel saik ile işlenebilen bu suçların varlığından söz edilemeyeceği, sanık Mehmet Altun’un ilk aşamadan itibaren alınmış savunmalarında kovuşturma aşamasındaki mahkememizce alınan savunmalarında ve diğer tüm sanıkların tüm aşamalardaki savunmalarında etnik veya milli bir gruba dahil oldukları için maktullerin öldürüldüklerine dair hiç bir beyan, emarede bulunmadıkları, aksine sanık Mehmet Altun’un eylemini 2 aile arasındaki kısa bir süre önce meydana gelen kavga olayı sebebiyle gerçekleştirdiği, olayın milli, etnik, dini bir boyutunun bulunmadığı, katılan ve katılan vekillerinin olayın böyle bir boyutu olduğuna dair beyanlarının hukuki hiç bir delil ile desteklenmediği, ayrıca soykırım suçlarında bir kişinin veya çok sayıda kişinin öldürülmesinin soykırım suçunun oluşması açısından çok önem taşımadığı, burada asıl önemli olan failin özel saikinin bu suçu işlemek şeklinde olmasının önem taşıdığı, dolayısıyla birden fazla kişinin öldürüldüğü olaylarda da bunun tek başına soykırım veya insanlığa karşı işlenen suç olarak kabul edilemeyeceği, 20 yılı aşkın bir süredir bir arada yaşayan 2 aile arasındaki 10-12 yıl önce başlayan bazı anlaşmazlıkların olay tarihine kadar küçük sürtüşmeler şeklinde devam edip, 12 Mayıs 2021 tarihinde karşılıklı yaralama şeklinde bir kavga olayına dönüşüp, sonrasında da dosyamıza konu olayın meydana gelmesi şeklinde son bulan süreçte sanık Mehmet Altun’un tasarlayarak kasten öldürme suçunu işlediğinin hukuken, kanunen ve vicdanen sabit olduğu, bunun dışındaki değerlendirmelerin niyet okuma ve varsayımdan öteye geçmediği, kaldı ki düzenlenen iddianamede bu suçlar yönünden bir anlatım ve açılmış bir dava da bulunmadığı kanaatine varılmıştır.”
Olayın geçmişi
Olay, 30 Temmuz 2021 Cuma günü saat 18.50 sıralarında merkez Meram ilçesi Hasanköy Mahallesi Özşahin Sokak’ta meydana geldi. Yaşar Dedeoğulları’na (65) ait eve gelen husumetli olduğu yan komşusu Lütfi Keleş’in başka mahallede oturan kayınbiraderi Mehmet Altun, bahçede aileyle bir süre konuştuktan sonra yanındaki tabancayla bahçede bulunan Yaşar Dedeoğulları ve eşi İpek Dedeoğulları (62) ile çocukları Serap (36), Serpil (32), Sibel (30), Metin (45) ve Barış Dedeoğulları’nı (35) silahla vurarak öldürdü. Katil zanlısı Mehmet Altun, 4 Ağustos 2021 tarihinde Bozkır ilçesi civarında saklandığı yerde yakalandı. Altun, Konya 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ‘canavarca hisle adam öldürme’ suçundan 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.